Adak kurbanı

Adak Kurbanlık Kesim & Satış

İslami kurallara uygun kesim

Doğal Ortamında Yetişmiş küçük ve büyükbaş hayvanlar.

adak, kurban eve teslim aracı

Düşünmeyin.

Bizi Arayın!

Evinize Kadar Teslim Edelim.

adak olacak güzel kurbanlıklar otlanıyor

Kurban Bayramı Yaklaşıyor.

Kurbanlık siparişleriniz için bizi arayın.

Pendik - Tuzla kurban kesim merkezi

Kurbanlık için güzel bir dana

Uygun fiyat, helal kesim

Adak - Kurban - Akika kesimi yapılır.

Her türlü büyükbaş, küçükbaş - adak ve kurban için bizi arayın.

Su içen inekler kurbanlık için bekliyor

Canlı veya parçalanmış olarak

adak ve kurbanınızı hazırlıyoruz.

Bir telefonla adak, kurban vekaleten kesimi gerçekleştirilir.

Kurban kesim nasıl yapılır için resim

Adak Kurbanlık, helal kesimle

parçalara ayırarak hazırlıyoruz.

PREV
NEXT

GSM: 0532 433 30 69

Aydınlı Mahallesi Çamlıbelde Yolu Üzeri No:98 Tuzla/İstanbul Not:1. Etap Yeni Emlak Konutları Karşısı

Hijyenik Adak, Kurbanlık Kesimi

Korona virüse karşı maske, eldiven, tulumla kesim hizmetini Tuzla Ömer Adak Kurbanlık olarak başlattık.

Bilgi ve sipariş için bizi arayın.

GSM: 0532 433 3069

Adak Koyun

Adak Kesim Yeri

Adaklık Koç

bilgi görseli

Adak Kurban Fiyatları

İlkelerimiz

Adak Kurbanı Hakkında Merak Edilenler

Adak, kişinin farz veya vacip cinsinden bir ibadeti yapacağına dair Allâh’a söz vererek o ibadeti kendisine borç kılması demektir. Adak, ferdin, arzu ettiğine kavuşmak, korktuğundan sakınmak hususunda Allâh’ın yardım ve desteğini sağlamak amacıyla, kendiliğinden bir takım dinî mükellefiyetler altına girmesi olarak yorumlanabilir. Bu nedenle, adak hemen hemen bütün dinlerde değişik şekillerde bulunmaktadır.

Adak kurbanının etinin, adağı yapan kişinin kendisi, eşi, usûl ve fürûu (yani annesi, babası, nineleri, dedeleri, çocukları, torunları) dışında kalan fakirlerlere dağıtılması gerekir. Ancak, adakta bulunan kişinin ve evindekilerin, etinden az miktarda yemelerinde sakınca yoktur.

Adağın geçerli olabilmesi için adakta bulunan kimsenin Müslüman, akıllı ve ergenlik çağına gelmiş bir kimse olması gerekir. Çünkü adakta bulunma, sonucu itibariyle ibadet grubunda yer aldığından, tam eda ehliyeti gerekir. Dinî bir hükümle yükümlü olmadıkları için çocuğun ve delinin adakları muteber değildir.

Adağın geçerli olabilmesi için;

a) Adanan şey, namaz kılmak, oruç tutmak, sadaka vermek, kurban kesmek gibi ibadet olmalıdır. Bu nedenle, et yememek, güneş altında durmak gibi adakta bulunmak geçerli değildir.

b) Adanan şey, bizzat kendisi kastedilen bir ibadet olmalı; başka bir ibadete vesile olduğu için ibadet gibi kabul edilen şeylerden olmamalıdır. Bu itibarla abdest almak, ezan ve kamet okumak, mescide girmek bizzat kastedilen bir ibadet olmadıklarından, bunlarla yapılan adak geçersizdir.

c) Adanan şey, adakta bulunan kişinin yükümlü olduğu farz veya vacip bir ibadet olmamalıdır. Bu nedenle, beş vakit namaz kılmayı, Ramazan orucunu tutmayı, malının zekatını vermeyi, üzerine farz olan haccı yapmayı adamak; adak kapsamına girmez.

d) Adanan şeyin yerine getirilmesi fiilen ve dinen mümkün ve meşru olması, mal ise adayan şahsın mülkiyetinde bulunması gerekir. Bir kimsenin, sahip olmadığı malı adaması geçersiz, sahip olduğundan fazlasını adaması halinde ise sadece sahip olduğu kadarı hakkında geçerlidir. Ancak bir kimsenin ileride sahip olması kuvvetle muhtemel bir malla ilgili adağı geçerlidir. Mesela kişinin ileride miras yoluyla sahip olacağı malı adaması böyledir.

e) Adanan şey, dinin yasakladığı veya hoş görmediği bir şey olmamalıdır. Nitekim Hz. Peygamber, isyan olan konularda, adakta bulunulmamasını, bulunulmuş ise, yerine getirilmemesini emretmiştir (Buhari, Eyman, 27).

Bir kısım İslâm bilginlerine göre adakta zaman kaydı bağlayıcı olmayıp, adak belirlenen zamandan önce de yapılabilir. Diğer bilginlere göre, namaz, oruç gibi bedenî ibadetlerde belirlenen vakit bağlayıcı olup, adak daha önce yerine getirilemez; sadaka, kurban gibi mali ibadetlerde ise, belirlenen vakte uyulması zorunlu değildir, daha önce de ifa edilebilir. Adak bir tür ibadet ve ibadetlerde de ihtiyat esas olduğundan, vakte bağlı adaklarda, vakte riayet edilmesi uygun olur.

Belli bir zamana bağlı olan adak, özürsüz olarak ertelenmemelidir. Ertelenmesi halinde daha sonra bu adağın kaza edilmesi gerekir. Vakit belirlenmeyen adaklarda ise, kişi bu adağını dilediği zaman yerine getirebilir; yerine getirmeden ölürse sorumlu olur. Ancak kişi ne zaman öleceğini bilmediğinden bu adağını ilk fırsatta gerçekleştirmelidir.

Ömür boyu veya uzun bir süre bir şeyi yapmayı adamak, bazı İslâm bilginlerince mekruh görülmüştür. Ancak böyle bir adakta bulunan kişi, adağını yapmaya gücü yetiyorsa, bunu yerine getirmelidir.

Adakta mutlak ifadeler kullanılmış ise, bu ifadenin süreklilik arz edip etmemesi kişinin niyetine bağlıdır; bir defa yapmaya niyet etmişse veya herhangi bir niyeti yoksa, bir defa yapmakla adağı yerine gelmiş olur. Ancak ömür boyu veya belirli bir süre yapmayı niyet ederek adakta bulunmuş ise, niyetindeki süre kadar adağını yerine getirmelidir. Meselâ, “sabah namazlarına düzenli olarak kalkabilirsem iki rekat da fazla namaz kılacağım” diye adakta bulunan kişi, her kalktığında iki rekat fazladan namaz kılmayı niyet etmişse, bu durumda her kalktığında sürekli olarak iki rekat da adak namazı kılması gerekir. Ancak bu sözleri söylerken böyle sürekliliği gerektiren bir niyet ve ifade yoksa bir defa iki rekat namaz kılmakla adak yerine gelmiş olur.

Adak, kişinin bir ibadeti yapacağına dair Allâh’a söz vererek üzerine borç kılması anlamına geldiğinden, bu borçtan kurtulması için adağını yerine getirmesi gerekir. Bundan dolayı kurban keseceğine dair adakta bulanan kişi, ancak kurban kesmek suretiyle adağını yerine getirmiş olur. Bu itibarla, adak kurbanını kesmek yerine, parasını fakirlere vermek ya da ayni yardımda bulunmakla bu adak yerine getirilmiş olamaz.

Bir kısım İslâm bilginlerine göre adaklarda mekan şartı bağlayıcı değildir; bu adak başka bir yerde de ifa edilebilir. Diğer İslâm bilginleri ise, ibadetlerin çeşitlerine göre farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Bu konudaki görüşler değerlendirildiğinde, sadakalarda mekanla ilgili belirlemelere, namazda ise sadece Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevî ve Mescid-i Aksânın belirlenmesine riayet edilmesi uygun olur. Bunun dışındaki yer belirlemeleri ise, bağlayıcı değildir.

Hz.Peygamber ile önde gelen ashabının uygulamaları göz önünde bulundurulduğunda, adakta bulunmanın dinen tavsiye edilen bir şey olmadığı görülür. Ancak şartlarına uygun olarak yapılan adağın yerine getirilmesi vaciptir. Kur’an-ı Kerim’de, ister Yaratan'a olsun, isterse yaratılana, verilen sözün yerine getirilmesi emredilmiştir (Maide 5/1, İsra 17/34, Nahl 16/91). Ayrıca adağın yerine getirilmesi, iyi kulların vasıfları arasında sayılmış (İnsan 76/7); yapılan adakların ifa edilmesi istenmiştir (Hac 22/19). Hadislerde de, Allâh’a itaat olan adakların yerine getirilmesi, isyan olan konularda, adakta bulunulmaması, bulunulmuş ise, uyulmaması emredilmiştir (Buhari, Eyman, 26-27, Müslim, Nezir, 8).

Her hangi bir şart ve zamana bağlanmayan mutlak adaklar, adama anından itibaren ilk fırsatta yerine getirilmelidir. Bir şarta bağlı olan adakların ise, şartın gerçekleşmesi halinde yerine getirilmesi gerekir. Şart gerçekleşmeden adağın yerine getirilmesi geçersiz olup, şart gerçekleşince iade edilmesi gerekir.

Kulağı delinmiş hayvan kurban olu

Kurban Hakkında Merak Edilenler

Kurban; Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek niyetiyle kesilen hayvan demektir. Akıllı, hür, mukim ve dini ölçülere göre zengin sayılan mümin, ilâhî rızayı kazanmak gayesiyle kurbanını kesmekle hem Cenab-ı Hakka, hem de maddi durumlarının yetersiz olması sebebiyle kurban kesemeyenlere yardımda bulunarak halka yaklaşmaktadır.

Görüldüğü gibi bu bayramın ruhunda Hakka yakınlık ve halka fedakarlıkta bulunma anlayışı vardır. Kurban; -fıkhi hükmü ne olursa olsun- Müslüman toplumların belirli simgesi ve şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri özellikle milletimizin dini hayatında önemli bir yer tutmaktadır. Kurban, bir Müslüman’ın bütün varlığını gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun bir nişanesidir.

İlahî dinlerin sonuncusu olan İslam; ferdi, ruhi-derûni hikmetlere ve insanî erdemlere ulaştırmayı öngörürken; toplumlar için, birleştirici ve bütünleştirici bazı emir ve uygulamaları da müesseseleştirmiştir. İslam dininin bu üstün özelliği, zekat, hac ve kurban gibi sosyal boyutlu malî ibadetlerde daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Bu ibadetler, asırlardan beri bütün Müslüman toplumlarda, genel esasları ve özü hiç bir değişikliğe ve müdahaleye uğramadan devam etmiş ve yeni nesillere intikal ettirilmiştir.

Mezheplerin çoğuna göre udhiyye kurbanının hükmü sünnettir. Hanefi fıkhında tercih edilen görüş ise, kurbanın vacip olduğudur. Ancak bir ibadetin farz olmayışı, onu ibadet olmaktan çıkarmayacağı gibi, şeklinin de değiştirilmesini gerektirmez. İbadetlerin; şekil, şart ve rükünleri olduğu gibi hikmetleri, amaçları ve teşri gerekçeleri de vardır. İbadetlerdeki bu özelliklerin birbirinden ayrı düşünülmesi mümkün değildir.

Fıkhi hükmü ister vacip, ister sünnet olsun; kurban ibadeti ancak kurban olacak hayvan usulüne uygun olarak kesilerek yerine getirilebilir. Bedelini infak etmek suretiyle, kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz.

Allâh Teâlâ’nın rızasını kazanmak niyetiyle, karşılıksız olarak fakir ve muhtaçlara yardım etmek, iyilik ve ihsanda bulunmak da Müslüman’ın önemli vazifelerinden biridir. Zaruret derecesinde ihtiyaç içerisinde bulunan kimseye yardım etmek dinimizde farz kabul edilmiştir. Ancak, bu iki ibadetin birbirinin alternatifi olarak sunulması doğru değildir.

Kurban kesmek, akıllı, buluğ çağına ermiş, dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip ve misafir olmayan Müslüman’ın yerine getireceği mali bir ibadettir. Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 20 miskal (80.18 gr.) altın veya bunun değerinde para veya eşyaya sahip olan kişi dinen zengindir; dolayısıyla Allah'ın kendisine bahşetmişi olduğu nimetlere şükran ifadesi ve Allah yolunda fedakarlığın nişanesi olarak kurban kesmelidir.

Kurbanın meşru kılınmış bir ibadet olduğuna dair Kur’an-ı Kerim’de deliller bulunmaktadır. Saffat Suresinde (37/107); Hz.İbrahim’in oğlu Hz.İsmail’in yerine bir kurbanın, Allâh tarafından kendilerine fidye (kurban) olarak verildiği açıkça bildirilmektedir. Ayrıca diğer bazı ayetlerde de kurban ibadeti ile ilgili nasslar mevcuttur:

“... kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allâh’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.”(Hacc 22/28)

“Her ümmet için, Allâh’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık…” (Hacc 22/34)

“Kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin için Allâh’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken kurban edeceğinizde üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yeyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.” “Onların etleri ve kanları asla Allah'a ulaşmaz. Allah'a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir.” (Hacc 22/36;37)

Bu ayetlerde zikredilen hayvan kesiminin, et ihtiyacı temini için kesilen hayvanlar olmadığı, bunların ibadet amaçlı birer uygulama oldukları gayet açıktır. Et ve kanların Allâh’a ulaşamayacağının, asıl olanın ihlas ve takva olduğunun bizzat ayetin nazmında yer alması bunu açıkça ortaya koymaktadır.

Hz. Peygamber (a.s.) de, kurbanı bir ibadet olarak kabul etmiş ve bizzat kendisi de kurban kesmiştir. Hz. Peygamber'in (a.s.), yedi deveyi kendi eliyle kurban olarak kestiğini, Medine'de ise, boynuzlu ve alacalı iki koyun kurban ettiğini Sahabeden Enes (r.a) rivayet etmektedir. (Buhârî, Hacc 117, 119; Müslim, Edâhî 17).

Sahih hadis kaynaklarında yer alan rivayetlerde, Hz. Peygamber (a.s.), Kurban bayramında, Allah katında en sevimli ibdetin kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın boynuzu, tırnağı da dahil olmak üzere her şeyinin kişinin hayır hanesine yazılacağını ifade edip; bu ibadetin Allah rızası için yapılmasını tavsiye etmiştir. (Tirmizî, Edâhî 1; İbnu Mâce, Edâhî 3).

Kurban (udhiye), eyyâm-ı nahr (Kurban kesme günleri) denilen Zilhicce ayının onuncu, on birinci ve on ikinci günleri kesilir. Kurban kesim vakti, Bayram namazı kılınan yerlerde, bayram namazı kılındıktan sonra, bayram namazı kılınmayan yerlerde ise ikinci fecrin doğumundan sonra başlar; Zilhiccenin on ikinci günü güneş batıncaya kadar devam eder. Bu geçen süre içinde gece ve gündüz kurban kesilebilir. Ancak kurbanların gündüzleri kesilmesi uygundur. Kurban Bayramın birinci günü kesmek daha faziletlidir.

Diğer kurbanlarda ise herhangi bir vakit söz konusu değildir

Kurban; koyun, keçi, sığır, manda ve deveden olur. Bunların dışındaki hayvanlar kurban olarak kesilemezler. Kurban olabilmesi için, kurbanlık hayvanın süt dişlerini değiştirmiş olması gerekir. Bu da, genel olarak deve 5; sığır ve manda 2; koyun ve keçi 1 yaşını doldurunca gerçekleşir. Bunun yanında, 6 ayını tamamlayan koyun, bir yaşını doldurmuş gibi gösterişli olması halinde kurban edilebilir.

Kurban edilecek hayvanın, sağlıklı, azaları tam ve besili olması, hem ibadet açısından, hem de sağlık bakımından önem arz eder. Bu nedenle, kötürüm derecesinde hasta, zayıf ve düşkün, bir veya iki gözü kör, boynuzları kırık, dili, kuyruğu, kulakları ve memesi kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökük hayvanlardan kurban olmaz. Ancak, hayvanın doğuştan boynuzsuz olması, şaşı, topal, hafif hasta, bir kulağı delik veya yırtılmış olması, kurban edilmesine mani teşkil etmez.

Kurbanlık hayvan, kilo birim fiyatı belirlenmek suretiyle canlı olarak tartılıp alınabilir.

Kurban edilmek üzere satın alınmak istenen hayvanın fiyatı, kesildikten sonra eti tartılarak da belirlenebilir. Ancak kilo fiyatının rayiç bedeli şeklinde belirsiz bırakılmayıp, kesin olarak belirlenmesi ve derisi, kellesi ve sakatatının satıcıda kalmak üzere akitten istisna edilmemesi gerekir.

Doğuştan kuyruksuz olan veya besili olması için küçük yaşta kuyrukları boğulmak suretiyle düşürülen koyunların kurban edilmelerinde bir sakınca yoktur. Ancak bir kaza ile değerini azaltacak şekilde kuyruğunun tamamı veya yarısından çoğu kopan hayvanın kurban edilmesi caiz değildir.

Hadis-i şeriflerde hayvanların kurban edilmesine engel teşkil eden kusurlar; körlük, hastalık, topallık ve iliği yok denecek kadar zayıflık olarak belirlenmiştir (bk. Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 6). Bunların dışındaki kusurlar ise, müçtehitler tarafından, kendi dönemlerindeki hayvanların değerini düşüren kusurlar esas alınarak tespit edilmiştir.

Günümüzde, yaşayan hayvanların sayısını tespit etmek, ülkemize girip çıkan hayvanları kontrol altına almak ve sağlıklı olduklarına işaret etmek amacıyla marka takmak için hayvanların kulaklarının delinmesi bir kusur değil, hayvanın sağlıklı olduğunun bir göstergesidir. Bu itibarla kulakları delinen hayvanın kurban edilmesinde sakınca yoktur. Kaldı ki, fakihlerin çoğunluğu kulağın delinmesini kusur kabul etmemişlerdir.

Akika Kurbanı Hakkında Merak Edilenler

Yeni doğan çocuk için şükür amacıyla kesilen kurbana, “akika” adı verilir. Akika kurbanı kesmek müstehaptır. Akika kurbanı olarak kesilecek hayvanda, diğer kurbanlarda aranan şartlar aranır.

Akika kurbanı, çocuğun doğduğu günden bulûğ çağına kadar kesilebilirse de doğumun yedinci günü kesilmesi daha faziletlidir. Aynı günde çocuğa isim verilmesi ve saçının kesilerek ağırlığınca altın tasadduk edilmesi müstehaptır.

Akika kurbanının etinden ve derisinden, kurban sahibi dahil herkes istifade edebilir.

Kaynak : T.C. Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanlığı

Kurban ile Alakali Sorulan Sorular

ADAK KURBAN SİPARİŞ HATTI

İstanbulun anadolu yakasındayız

İstanbul anadolu yakası adak kurban satış ve kesim hizmetimiz- Tuzla ve Pendik ilçelerini kapsamaktadır.


PENDİK İLETİŞİM

Pendik adak ve kurban satış kesim merkezi
0532 433 30 69

TUZLA İLETİŞİM

Tuzla adak ve kurban satış ve kesim merkezi
0532 433 30 69
Adak kurbanlık, Kurbanlık satış yeri, Pendik'te adak kurbanlık, Tuzla'da adak kesimi, Akika kurbanı, Adak kurbanı, kurban kesim, adak satış yeri ihtiyaçalrınız için hizmetinizdeyiz.
TOP